12 Nisan 2010 Pazartesi

neneee..


Japon - Nenne


Ben - Hö ne dedin yawrum


Japon- Nenne Nenne Nenne


Ben - Yavrumm senin nenne dediğin kim ola ki !


Baba- Sana diyo sana...


Ben - Hüüü hüüü hüüü...


Japon gelir öper...'' Nenneee''


Anne kişisi ağlamayı hızlandırır,on kaplan gücünde ağlayabilmektedir...


Kayıtlara geçsin galiba anne dedi sonunda,listede


''Baba ,Meme,Dede,Gel,Mama,Vuuu,Uuuu,Duuu '' gibi kişi ve yansımalı ses ve taklitlerden sonra geliyor olsamda,gururluyum :)


Not: Fotoğraf emzikle de çapkınlık yapılabileceğinin ispatıdır :)

7 Nisan 2010 Çarşamba

Japon in Wonderland


Kendini kaybetti top havuzunda,bulabilene aşkolsun...
Çıkarana kadar ne kıyamet ,ne yaygara...
Yürümüyor mu mafyası iş başında (Hülyaaaa kulakların çınlasın :)
Yürümüyor kardeşim,Yü-rü-mü-yorrrrr !!!
Yani yürüyor da işine gelirse,canı isterse...
Öyle tek başıma yürüyeyim,takılayım halleri yok...
Yedinci ayından sonra sürünerek emekleme,onuncu aydan sonra normal emekleme levellarını eriştiği için yürüyesi yok belki ...keyfinin kahyası mısınız yahu ?
Üstelik 'ülen dur hakkaten neden yürümüyor daha bu çocuk''diye paranoyalara soktunuz beni be...
Herkes mi sorar kardeşim,yaşıtı akrabaların çocukları ile karşılaştırmalar''bilmem kimin kızı aman dokuz aylıktan beri yürüyor hımmm'' demeler..
Kocakarı işi ,ayaklara ip bağlayıp dualı,ne idüğü belirsiz adetleri benden habersiz yapmalar...
Offf offf...
Normal miş normal...adamın kilosu acık fazla,poponun keyfine de düşkün...eh işine gelince de yürüyor...
aaaa gelmeyin daha üstüme ...

30 Mart 2010 Salı

Temizlik perisi...







Eh endişeleniyorum tabi bazen biraz,elimde değil...

Evin Japon'u nerede bez bulsa ,başlıyor temizliğe..
Zaten tamamen kendisine tahsis edilen süpürge ile fazlasıyla haşır neşir

Şimdi bir de deterjan sevdası baş gösterdi...ama öyle böyle değil yani...

Marketlerin deterjan reyonlarından geçememecesine,evdeki envayi çeşit temizliğiciyi nerelere koyacağımızı bilememecesine bir sevda...

AVM de gezerken yerleri paspaslayan görevlilerin başından ayrılamadığımız için ,işimizi bitiremeden geri dönmek zorunda kaldık eve...


Bir çare bilen varsa beri gelsin ...çocuuummm opsesif temizlik hastası mı olcek yoksa ?
Kendi haline mi bırakmalı,yoksa dikkat mi dağıtmalı ?



24 Mart 2010 Çarşamba

Çoktan seçmeli bir sınav...

Bir çocuk,üç dakikadan fazla hiç bir oyuncağı ile oynamaz ve israrla evde başta elektirik süpürgesi,çamaşır makinesi,kurutma makinesi olmak üzere bilimum alete gönülden bir aşk besler,sabah akşam o aletlerinin taklitini yaparak ortalarda gezese ,annesi ne yapar....

a- Bişi yapmaz çocuktur der geçer

b- Çocuğuna küçük bir elektirik süpürgesi alır,çocuk utanmasa yatağa götürür süpürgeyi

c-Çocuğuna oyuncak matkap alır,çocuk evde yalandan tamirat işleri yapar

d- Yukarıdakilerin hepsi




Çocuk kedilere ,köpeklere bayılıyorsa annesi ne yapar...
a- Çocuktur der geçer

b-Bırakır çocuğu her çeşit hayvanla samimiyet kurar

c- Çocuk ipin ucunu kaçırıp,hayvanlarla yemeğini paylaşsa da ses etmez


14 Mart 2010 Pazar

İçimi dışımı bilir...





Deli dolu bir kız...

Hırslı,çalışkan,erkeklerin egemen olduğu bir alanda kolay yılmayacak kadar azimli...

Mecburi hizmet için pek çokları gibi raporlara,tanıdıklara sığınmadan Aşkale köylerinde,tek tek dolaşacak,olmayan ameliyathane için kaymakama posta koyacak kadar gözü kara...

Dost,arkadaş ve Japon'nun kirvesi,

Hani ''Elime doğdun'' derler ya,al işte yalan yok fotoğraf ispatı...

Bazen dertleşirken diyorum ki...''Yahu Banu içimi, dışımı biliyorsun vallahi :) ''

11 Mart 2010 Perşembe

Ona Japon diyorum çünkü...



Bir zamanlar böyleydi :)

Evet zamanla biraz biraz açıldı gözleri,ama en azından ikimizin ailesinden de kimselere benzemeyen çekik gözleriyle Japon işte besbelli ....

7 Mart 2010 Pazar

...

Mart ayı gelmiş geçiyor yazmamadım.

Başımda hiç ummadığım bir iş...

Doluya koydum almadı,boşa koydum dolmadı...

Pek çok kişinin hayatını etkileyecek kararlar vermek ne zor.

Hep düşünürüm bazen minicik bir kalem karalaması bile (örneğin üniversite sınavında fazladan bir soruyu doğru ya da yanlış işaretlemek) ne çok şeyi doğrudan etkiler...Hangi şekirde yaşyacağını,kiminle evleneceğini,arkadaşlarını,işini,doğmamış çocuklarını...

Minicik bir adım kaderi ne kadar değiştirebilir..?

Her seçim bir vazgeçiş midir sahiden ?

Her seçim içinde bulunduğun anın doğrularını taşır,ama ya doğruların değiştiğinde...
Pişmanlık ?
Başka çarem yoktu'lar...

Öff be blog pek bir karamsar yazı oldu...ama ben bir seçim yaptım,dilerim doğru olandır seçtiğim yol...


Ve çok geç anlaladım...
bir çırpıda çözdüğüm pabuçlarımı,aslında bulutlara astığımı,
ayağıma batan yıldızlara ise,
göz göre göre yalınayak bastığımı