20 Ekim 2010 Çarşamba
Yayından kaldırılan dizi gibiyim
12 Nisan 2010 Pazartesi
neneee..
7 Nisan 2010 Çarşamba
Japon in Wonderland
30 Mart 2010 Salı
Temizlik perisi...
24 Mart 2010 Çarşamba
Çoktan seçmeli bir sınav...
14 Mart 2010 Pazar
İçimi dışımı bilir...
Deli dolu bir kız...
Hırslı,çalışkan,erkeklerin egemen olduğu bir alanda kolay yılmayacak kadar azimli...
Mecburi hizmet için pek çokları gibi raporlara,tanıdıklara sığınmadan Aşkale köylerinde,tek tek dolaşacak,olmayan ameliyathane için kaymakama posta koyacak kadar gözü kara...
Dost,arkadaş ve Japon'nun kirvesi,
Hani ''Elime doğdun'' derler ya,al işte yalan yok fotoğraf ispatı...Bazen dertleşirken diyorum ki...''Yahu Banu içimi, dışımı biliyorsun vallahi :) ''
11 Mart 2010 Perşembe
Ona Japon diyorum çünkü...
7 Mart 2010 Pazar
...
Başımda hiç ummadığım bir iş...
Doluya koydum almadı,boşa koydum dolmadı...
Pek çok kişinin hayatını etkileyecek kararlar vermek ne zor.
Hep düşünürüm bazen minicik bir kalem karalaması bile (örneğin üniversite sınavında fazladan bir soruyu doğru ya da yanlış işaretlemek) ne çok şeyi doğrudan etkiler...Hangi şekirde yaşyacağını,kiminle evleneceğini,arkadaşlarını,işini,doğmamış çocuklarını...
Minicik bir adım kaderi ne kadar değiştirebilir..?
Her seçim bir vazgeçiş midir sahiden ?
Her seçim içinde bulunduğun anın doğrularını taşır,ama ya doğruların değiştiğinde...
Pişmanlık ?
Başka çarem yoktu'lar...
Öff be blog pek bir karamsar yazı oldu...ama ben bir seçim yaptım,dilerim doğru olandır seçtiğim yol...
Ve çok geç anlaladım...
bir çırpıda çözdüğüm pabuçlarımı,aslında bulutlara astığımı,
ayağıma batan yıldızlara ise,
göz göre göre yalınayak bastığımı
27 Şubat 2010 Cumartesi
24 Şubat 2010 Çarşamba
20 Şubat 2010 Cumartesi
Var mı banyo gibisi?
15 Şubat 2010 Pazartesi
Garantili çıldırtma yöntemleri
- Öncelikle kendisine ait bilimum elektronik,oyun konsolu,bilgisayar gibi kıymetli cicilerin es kaza ayarlarını değiştirir,kablolarını yerinden çıkarır,karıştırırsanız kendisi fabrika ayarlarından çıkar delirir
- Benim ortalığı toplama takıntım nedeni ile bir yerlere sıkıştırdığım,sonra yerini bulamadığım,ya da çöp sanıp attığım şeyleri arayıp bulamayınca içine şeytan kaçar :)
- Kendileri dışarıdayken 15 dk. da bir arayıp neredesin ? ne zaman geliyorsun ? gibi sorular sorulmasıyla çileden çıkar
Bu arada fark ettiniz mi,erkekleri deli etmenin en kolay ve ortak yolu elektronik oyuncaklarını kurcalamaktan geçiyor,demek ki önce itinayla bu konuda test etmek gerekiyor kendilerini evlenmeden evvel :)
Bakalım Demet farklı bir yöntem bulmuş mu ?
Merakla bekliyorummm
10 Şubat 2010 Çarşamba
Yaz kızım...
Efendim neler yapıyoruz;
- Sabah uyanır uyanmaz kapıya su getiren abi dahil ''böö'' demek suretiyle korkutuyoruz,karşımızdaki ''ay korktum korktum'' da derse kahkahalardan yıkılıyoruz.En son televizyonda anlamsız bir dialogda geçen ''korkmak''kelimesini duyunca bile kendi kendine ''böö'' demiş,yıkıldım yani,garibimde şartlı refleks gelişti :)
- Her yere tutunarak ayağa kalkıyoruz,en son çamaşır makinesinin minicik düğmesine tututarak ayağa kalkmışlığı var ki akıllara zarar,yavrum nerden aklına geldi oraya tutunarak kalkmak,hadi geldi nasıl minicik şeye tutunup kalkabiliyorsun yahu !
- Uyku düzenimiz yine bozuk,her zaman uykuya dalmaya alışkın olduğu saatlerde ağlama krizlerine giriyor,komik olan onu da gülme krizleri takip edebiliyor ?Birinin ona kendi kendine uykuya dalmayı öğretmesi gerek artık.Ha kim ben mi ,sahi mi ya?
- Telefon ile konuşma taklidi yapıyoruz,yakınlarda telefon yoksa sorun değil,ne bulursak kulağa dayayıp teelfon tutar gibi taklit ediyoruz
- Tam bir göbek fetişi gelişti,olur olmaz her yerde göbeğimi açıp kafasını koymak istiyor,mazallah elbise falan giymişsem kıyamet kopuyor.Göbeği kah öpüyor,kah yalıyor,ama mutlaka kafasını koyuyor,özellikle uykusu varken.Babasının göbeğini açıp tüylerle karşılaşınca duruyor ve sadece 'uuuu' demek suretiyle vazgeçiyor
- Aylardır neredeyse hiç kakalı bez bile almadım,kakayı mutlaka tuvalete yapmak istiyor,bazen çişini de tutuyor
- Banyoda elektirikli diş fırçasını ile kendi kendine dişlerini fırçalıyor.Evladım normal minik çocuk fırçalarıyla yapsana şu işi yok,illa elektirikli olacak ve kendi yapacak
- Bana kendi elleriyle yemek yediriyor
- Memesini bulup takıyor,biri alırsa çok kızıyor,sevdiği ve az sevdiği memeler oluştu,ama gece meme düşünce uyanmıyor
- Süt biberonunu görünce memeyi hemen tükürüyor
- Sürünerek emeklemeyi bıraktı ,dizlerinin üzerinde emekliyor
- Yemek yemek konusunda mızmızlığımız devam ediyor
- Tarağı alıp önce kendinin ,sonra benim saçlarımı tarıyor
- Baba baba diye ağlıyor,bana bazen ''ennn''diyor
- Hafta içi ,işten dönüp eve girdiğim anda içine şeytan kaçmış gibi her türlü mızmızlığı,huysuzluğu yapmaya başlayarak,beş dakika önce oyunlar oynadığı anneannesini şaşırtıyor
- Ortalık maymunu şeklinde,etrafındaki herkese,sokakta evde yılışıyor,kendini zorla sevdiriyor,sevmeyene kızıyor.Özellikle hemcinsi yetişkinlere kendini beğendirmek için koca kazma dişerini göstere göstere sırıtıyor
ve hala koca poposunu kaldırmadığı için yürümüyor :)
9 Şubat 2010 Salı
Sobeee
Ben bu SOBE lafını MİM den daha fazla seviyorum galiba,MİM denince ne bileyim içinde saklı bir olumsuzluk var gibi geliyor.
Aslında planımda Japon'nun bir yaş sonrası maceralarını not düşmek vardı ama temellik var serde elim değmedi,kısmet sobeye imiş
Neyse Demet ,7 ilginç özelliğimi yazmamı isteyerek bir hata etmiş,çünkü herkes hepsini ilginç bulur mu bilmem ama tipik bir Kova burcu olarak ilginç hatta tuhaf özelliklerim say say bitmez.
- Evin tek çocuğu olarak babamın hem kızı, hem oğlu gibi büyütüldüğüm için bilimum erkek aktivitelerini onunla birlikte yapardık.Silah kullanma konusunda hiç de fena değilimdir mesela ,elbette atıcılık sporu olarak yoksa öyle belinde silahı ile gezen,düğünlerde havaya ateş eden magandaları kabullenmek ve hoş görmek mümkün değil
- Deniz tutkunu olarak denizden gelen hiç bir şeyin bana zarar vermeyeceğine dair bir inancım vardır.Yüzmeyi 6 yaşında Fethiye Ölüdeniz gibi derin sularda öğrendiğimden midir bilmem,suda yapılan her türlü aksiyondan zevk alırım ve hiç tereddüt etmeden yaparım
- Küçükken alışılmadık mesleklere hayranlık duyma gibi bir eğilimim vardı ,en büyük hayalim Tır şöförü olup o kocaman tırları kullanmaktı mesela.Odamın her duvarını ayrı bir tır fotoğrafı,oyuncağı süslerdi. 24 yaşına gelip E sınıfı ehliyet almak için günleri saymıştım.Tır şöförü olmadım ama hala gördüğüm her tıra ağzım açık hayran hayran bakarım
- Tam bir motorsiklet tutkunu olarak büyüdüm,babamın ailesinde iki amcam genç yaşında motorsiklet kazasıyla hayatlarını kaybetmiş olmasına rağmen 66 yaşındaki babam ve onun ablası olan halam dahil herkes mutlaka motor kullanır.Hala kendisine küheylan dediğim tam 250 kg.luk kocaman bir motorum var
- Tam bir düzen hastasıyımdır,mutfakta kirli bir tek bardak bile ortada duruyorsa uyku gözüme girmez,onu yıkar raharlar öyle yatarım.Gece Japona veya su içmeye kalktığımda,yatmadan banyo lavabosunu ovmuşluğum vardır.Dolabımda herşeyin yeri renklerine ve kullanım alanlarına göre belirlenmiştir.Dağınık ortamlarda kendimi çok kötü hissederim.Büyük süpermarketlerde,eczanelerde falan ters duran şeyleri izin alarak düzelttiğim vardı geçmişte,ama en azından onu aştım şimdilik.Japon doğduktan ve evin kontrolü onun eline geçtikten sonra bir miktar da kendime telkinle bu huyumu biraz yumuşattım ama can çıkmayınca huy çıkmıyor neyleyim
- Herhangi bir konuşmada aksanı,konuşma şeklini farkında olmadan hemen kaparım.Bir süre sonra karşındaki ile aynı vurgu,tonlama,hatta aksanla konuştuğum olmuştur.Üniversiteden önce 2 ay Kıbrıs da arkadaşlarımın yanında kalmıştım,konuşmamdan Kıbrıslı sanıyorlardı beni o derece yani...
- İnsanlarla ve olaylarla ilgili olumsuz ,kötü şeyleri hemen unuturum,hafızamda kötü şeylere ait bir bellek cipi bulunmuyor galiba.Bu bazen iyi bazen kötü oluyor açıkcası
- Çocukken etraftaki büyükleri toparlayıp doğaçlama oyunlar sahnelemek,kasetten dilediğim masalları kapı sesi efektlerine kadar ezberlemek gibi yeteneklerim olduğundan herkes sahne sanatları ile ilgili bir mesleğim olacağını düşünürken,Dilbilim okudum ve hiç alakası olmayan Bankacılık mesleğini seçtim.Bu arada küçükken ezberlediği o 90 dk.lık masal kasetini, nedense her noktasına kadar hala ezbere okuyabiliyorum
Bakıyorum yedi özelliği geçmiş tuhaflıklarım,burada durayım da güleç yüzlü Can'nın annesi ve kuzucuk Ela'nın annesini sobeleyeyim bari.
2 Şubat 2010 Salı
Organik mi ?
Gel gör ki Japon büyüdü,anne çalıştığı için daha az emzirebilir hala geldi ve 6. aydan sonra hayatımıza diğer gıdalar girdi.
Kabus meğer bundan sonra başlıyormuş...
Ne yedirsem ?
Nasıl yedirsem ? ( Pütürlü mü,pütürsüz mü,cam rende mi,blender mı )
Ne zaman yedirsem ? (Emzirdikten sonra mı,önce mi ? )
Hazır gıdalar iyi mi,kötü mü ? (Kavanoz mamalar,meyveler)
Anne kişisinin kafasında bu sorunlar uzayıp gidiyor,küçük insan büyüyor sorular azalacağına artıyor.
Her annenin ayrı düşünceleri,ayrı yaklaşımları var bu konuda biliyorum,ama neticede çocuğu için en doğru olanı yine anne seçer diye inanıyorum...
Biz neler yapıyoruza gelince;
Bir kere ben organik lafına gıcık olmaya başladım zaman içinde. O kadar çok pazarlama malzemesi,etiket yapıldı ki bu konu,inancımı yitirdim belki de.
Organik pazarlar,organik reyonlar,organik giysiler,organik sabunlar,organik deterjanlar...
Kime göre organik,neye göre organik ? Organik olabilmek için o kadar çok standart var ki,hayatımızdaki organiklerin kaçı bu kriterlere uygun bilmek imkansız veya ciddi bir araştırma gerekiyor.Oysa yemek gibi hergün defalarca yapılan bir eylem için sürekli araştırma halinde olmak da beni hem geriyor,hem yoruyor.
Öncelikle bu konuyu kafama takmamaya karar verdim.
Sonra iyi ki tanışmışım dediğim,ben organiğim diye bas bas bağırmayan Pınar Hanım'la tanıştım,hikayesini hem ondan dinledim,hem de burdan okudum.
Haftada bir gün mailime yollayıp , kendi eğlenceli yorumlarıyla alışverişime de yön verdiği dosyadan sebzemden meyveme,yumurtamdan,sütüme,rendelenmiş mevsim domateslerinden,kuru bakliyata kadar herşeyi seçip sipariş vermeye başladım.
Kapıma kadar gelen,özenle tek tek sarılmış,lezzeti dillere destan tüm o mamalardan pişirdiklerimle hem Japon mutlu,hem de tüm hane halkı.
İki haftada bir yağsız ve bir kaç kere çekilmiş kıymanın içine buharda pişmiş havuç,patates ve ince bulgurla hazırlayıp derin dondurucuda sakladığım köftelerden ,akşamları pişirdiğim yemeklere eklediğim için,köfte kıyma sorunsalını da daha az düşünüyorum artık.
Şimdi tüm bunlar organik mi bilmem ama,pek çoğunun yetiştirilme aşamalarını fotoğraflarla izlediğim,lezzet ve şekillerinden değişime uğramadığına kanaat getirdiğim,çarşı pazar gezmek ve doğru düzgün bişi bulamamaktan sıkıldığım,vakitten oldukça tasarruf ettiğim için halimden memlunum.
Japonun bir dönem süper giden iştahı son aylarda bizi terk ettiği ve küçük insanın artık damak zevki denen nane ile tanıştığı,yemeklerde lezzet,tat tuz arar,seçer hale geldiğinden hala yemek sorunsalı devam ediyor .
Bu konuyu kafaya takmamayı,taktıkça işlerin sarpa sardığını,benim küçük cücenin yemek yemesi ile ilgili hassasiyetimi kullanmaması için sakin ve sabırlı olmayı kendime telkin ediyorum..
Bakalım zaman neler gösterecek
31 Ocak 2010 Pazar
30 Ocak 2010 Cumartesi
28 Ocak 2010 Perşembe
Yanlız oyuncaklara yeni arkadaşlar
Nicedir Japonun oynamadığı,oyuncakları toplasam GEA 'ya götürsem.....
dönüş yolunda onları aldığında çocukların sevincini hayal etsem...
Olmaz mı ?
Olur di mi ?
Hala okumadıysanız tık tık
Kendime not: Lütfen şu link verme işini öğren!
Kendime düzeltme notu : Aferin sana ve çok teşekkürler Demet :)
24 Ocak 2010 Pazar
It is fun to be 1
Bu parti,bir yaşında bir küçük Japon balığı için hazırlanmış olup olaylar ve kişiler tamamen gerçek yaşamdan alınmıştır...
22 Ocak 2010 Cuma
Tam gününe rastgeldi MİM koydum...
Japon bilir gibi,durup durup göbeğimi açıp öpüyor,yalıyorda acık :)
Tam bir yıl sonra ,en çok fark ettiğim ; Japondan önceki benle,ondan sonra ki ben öyle farklı ki...
Ona hissetiklerim,onun bana hissettirdikleri hani öyle kolay kolay kelimelere dökmeyi becerebileceğim türden değil...
Daha sabırlı,daha sevecen,
Daha uykusuz,
Daha enerjik,hayat - yaşamak dedin mi anlatacakları daha farklı,
Daha mucizelere masallara inanan,
Daha yaratıcı,
Daha organize,
Daha spontane,
Daha sulugöz,
Daha merhametli
Daha sakin,
Daha çalışkan,
Daha heyecanlı .....
İyi ki doğmuş Japon,iyi ki benim oğlum olmuş...
Şimdi kuzucuk Can'nın annesinin Öncesi /Sonrası Mimi;
ALIŞVERİŞ
Ö: Oldum olası pek sevmem,çabuk sıkılırım
S: Ay Japona şunu mu alsam,ay bunu mu alsam..
BUZDOLABI
Ö:Bol kahvaltılık,az yemek
S: Bol sebze ,meyve...derindondurucuda annesütü
CAN
Ö:Sevdiklerim
S: Oğlum ve sevdiklerim
ÇOCUKLAR
Ö: Ağlayana kadar güzel
S: Ağlasa da güzel
DOĞUM
Ö: Daha çok erken
S: Keşke daha önce yapsaymışım
EV
Ö: Benim kalem,sığınağım,sevgiliyle bol dvd,huzur
S: Oğluma kavuştuğum yer,koşarak geldiğim yer,Yuva
FOTOĞRAF
Ö: Güzel çıkmamışım
S: Japon ne güzel çıkmış baaakkk!
GİYİNMEK
Ö: Renk uyumlu,şık ve rahat
S: Temiz ve rahat
HUZUR
Ö: Temiz ev,sıcak banyo,müzik ve sevgilim
S: Japonun uykudaki nefes alıp verişi
IRSİ
Ö:Huyu suyu,gözü ,kaşı
S:Kime benziyor ?
İLGİ
Ö:Sevgiliye şımarıklık
S:Oğlumun bana şımarması
KİTAPLAR
Ö: Okuyacak kitabım bitti
S:Okuyacak kitaplarım birikti
LOKUM
Ö:Yemesi zor
S: Oğlummm
MAŞALLAH
Ö:Yaşlı teyzeler sokakta söylerler
S: Ben her gördüğüm bebeğe söylerim
NEFES
Ö:Derin derin al,sakin sakin ver
S:Japon'un her duyduğumda varlığına sükrettiğim sıcak nefesi
OYUNCAK
Ö:Sevgilinin araba maketleri
S: Japon'un iki dakika sonra elinden yere attıkları
ÖPÜCÜK
Ö: Samimi,içten sıcak
S: Sulu,ısırıklı,ıslak
PAZARGÜNÜ:
Ö: Tembellik tatil
S: Japon'la koyun koyuna bir gün daha
REMZİ KİTAPEVİ
Ö:'' Pardon bakar mısınız ? şu şu şu kitapları arıyorum ''
S: Çocuk kitapları kısmında kaybolmak
SEYAHAT
Ö: Sırt çantaları ile yeni yerler keşfetmek
S: 6 bavul yollara düşmek
ŞARKI SÖYLEMEK
Ö:Dile takılan popüler şarkıları mırıldanmak
S:Ninniler uydurmak
TATİL
Ö: Uyku ,dinlenme,tembellik
S : Japon'la daha fazla zaman geçirmek
UYKU
Ö:Ohhh ne güzel
S: Ahhh nerdeeee
VARLIK
Ö: İyi ki varız
S: İyi ki var
YORGUNLUK
Ö: Pilim bitti
S : Hala enerjim var hayret
ZAMAN
Ö:Aman nasılsa yaparız
S: Keşke daha çok olsa,daha yavaş geçse
20 Ocak 2010 Çarşamba
Şimdi haberler
- Evde nüfus yoğunluğu metrekareye bir kişi
- Japon'nun geceleri sekiz dedin mi uyuyan versiyonu kayıp,yeni sürüm dokuzdan önce uyumuyor ,iki - üç kez uyanmaya devam
- Mutfağım,salonum boyut değiştirdi,deli bir resamın soyut tablosu gibi görünüyor gözüme(kalabalık,dağınıklık ve Japon)
- İş için günde ortalama 150 km. yol yapıyıp,üzerine eve,Japon'a ve kalabalığa dair tüm işleri halledip Cumartesi için parti organize edebilme kapasitemi keşfettim,aferin bana
- Sabahları uykuda bırakıp gitmişsem veya akşam birazcık daha geç gelmişsem bir de Japonun suratını çekiyorum,ciddi ciddi trip yapıyor sıpa
- Bir yaşında bir çocuklu anne kişisi olma fikrine alışmaya çalışıyorum
- Uzun zamandır kaka tuvalete yapılıyordu,artık kendi de yapacağı zaman işaret ediyor tuvalete diye :)
- Diş fırçalamamızı taklit etmeye başladı
- Elektronik aletlere yaklaşmasın diye önlerine koyduğumuz,Japon'un kişnemesinden korktuğu için uzak durduğu at ile arkadaş olduğunu fark ettik,ne mutlu bize
- Yemek yeme sorunlarımız bir var bir yok
- Bir yaş kontrolü var yarın,boy ve kilo durumları genel gidişat karnemizi bekliyoruz
böyleyken böyle...
13 Ocak 2010 Çarşamba
11 Ocak 2010 Pazartesi
Bir yaşa doğru...
4 Ocak 2010 Pazartesi
Mr.and Mrs.Brown
Ne yaparsam yapayım aldığım müzikli,sesli,vurmalı,çalmalı,ding donglu,tak çıkarlı,yumuşak,sert hiç bir oyuncak ilgisini 5 dakikadan fazla çekemiyor Japonun.