15 Ekim 2009 Perşembe

Doğum Maceramız


Baştan mı başlamak gerek yoksa yeri geldikçe mi anlatmalı emin olamadım.Aslında Eren'in doğum serüvenini de yazmak isterim biraz.Benim gibi herşeyi planlamaya plansız kaldığında kendi kendini yemeye meraklı bir insan için planlı sayılacak bir hamilelikti.Neredeyse 4 ay süren bitmek tükenmek bilmeyen,sadece uykumda yok olan mide bulantılarımı,son 1 ay kala içeriden siyatik sinirime bası yapmak suretiyle beni yürüyemez hale getiren minik oğlumu saymazsak herşey yolunda gitti.Doğum şekli konusunda hiç bir takıntım yoktu.Özellikle tıp ile ilgili bulduğum herşeyi okumaya doyamayan,doktor arkadaşlarının kitaplarını aşırıp hatim eden ben (aahh ahh doktor olmalıymışım ama) her iki doğum şeklinin de avantaj ve dezavantajları olduğunu biliyordum.Doğuma 1 ay kalaya kadar ismini şimdi vermeyeceğim güzide bir özel hastanemizde çalışan ve aslında pek çok sevdiğim doktorumla devam etmiştim.Ama o güzide özel hastane doğum için 10.000 TL (oğlum bu rakamı okuyorsan yıl 2009 Dolar kuru : 1.5000 ,aman annem :) ) fiyat biçince,önce evde mi doğursam acaba diye düşünmeye başladım.Yanlış anlaşılmasın çok şükür o tutarı ödeyebilecek durumdayız ama çocuğumuzun ihtiyaçları için kullanabileceğimiz bu kadar yüksek bir tutarın doğum gibi olağan bir eylem için alınması bizi deli etti.Sevdiğim bir kız arkadaşım kadın doğum doktorudur.'' Gel Seren bu kadar para verme,ben seni kendi ellerimle doğurtacağım '' diye ikna etti beni,iyiki de etmiş,hem o paranın neredeyse dörtte biri ile güle oynaya kucağıma aldım oğlumu...Neyse konuyu dağıtmayayım ,daha önce geçirdiğim bir operasyon nedeni ile doğumun sezaryen ile yapılmasına karar verildi ve 22 Ocak 2009 tarihine gün aldık.Bu gün alma konusuda ayrı bir yazı mevzusudur,ayrıca yazacağım.Doğum yapacak annelere şiddetle önerilir ailenizdeki gizli yeteneklere güvenmeyin ve doğum eylemini fotoğraflaması için mutlaka profesiyonel ,bu konuda çalışmalar yapmış biri ile anlaşın.İnternette artık pek çok seçenek var,burada konu hangisinin daha iyi olduğundan ziyade,hangisinin objektifinin sizi daha iyi ifade edeceğine karar vermeniz.Özellikle daha önce yaptığı çalışmalara mutlaka göz atmakta ve neler beklediğinizi netleştirmekte fayda var.Olaki bu işi doğumun olacağı güne bırakırsanız inanın bana asla beklentilerinizi anlatacak bir fırsat ve ruh hali bulamazsınız.Ben Şengül Pallı ile anlaşmıştım ,oldukça da tatmin edici bir sonuç ile karşılaştım tavsiye edebilirim. Doğum epidural anestezi ile olduğu için her anına şahitlik ettim,öyle mucizeviydi ki tarif etmem imkansız.Simsiyah ve bol saçlı,pembe yanaklı şiş gözlü bebeğimi kucağıma verdiklerine heyecanımdan kalbim duracaktı.Sadece bir gece kaldım hastanede,ertesi gün evimizdeydik.Anneannemiz ve ninemiz bizi yanlız bırakmadılar hiç,her işimize koşturdular.Hala,babaanne ve amca da ilk torun için ne yapacaklarını şaşırmış durumdaydılar.Şimdi bu tip zamanların en zor yanı ,her kafadan bir ses çıkmasıdır. Aman kızım üstünü giy sütün üşür ( ne demekse) şunu bunu yeme gazın olur,bunlardan ye süt yapar,iki kişilik ye,çorap giy,bebeğe su verelim v.s Benim gibi çok bilmiş (kova burcuyum da :) dediğimdedik birinden de çekiniyorlardı herhalde,çünkü hep bildiğimi okuyordum.Elbette büyüklerimizin tecrübeleri çok kıymetli ama bunlardan bazıları öyle zaman içinde kulaktan kulağa yayılmış hurafelerki .Zararsız olanları kırılmasınlar diye uyguladım,oğluma sarılık olmasın diye sarı giysiler giydirdim mesela (ha sarılık sınırını aşmadı o ayrı,acaba işe yaradı mı dersiniz!)Hem hamileliğinizde hem de sonrasında etraftan pek çok hurafe duyarsınız,örneğin asansörde karşılaştığınız,pazarda gördüğünüz,yolda rastladığınız her teyzenin epudural anestezi nedeni ile felçli kalmış bir yakını vardır (literatürde böyle bir vaka olmamasına rağmen ) hemen hepsi normal doğumun (ha diğeri anormal doğum ya ) faziletleri konusunda doktora yapmışlardır.Oysa her hamilenin durumu farklıdır,gebeliğin gelişimi,annenin hikayesi,doktorunuza da güveniyorsanız kararı tamamen ona bırakmak ve etraftan gelen seslere kulak tıkamak en güzelidir.Normal doğumu çok isterdim ,sonunda kadar da istedim ama dediğim gibi şartlar değişken.Emzirme konusunda istekli olmak çok önemli,bol su içmek ,moral depolamak ve pek de mümkün görünmeyen dinlenmek.Ben hiç sütüm olmaz mı diye düşünmedim,belki bunun da faydası oldu bilmiyorum ama oğlum hiç mama almadan bol bol emerek 6. ayını doldurdum.Tabi oğlumu 3. ayında bırakıp yoğun iş tempoma dönünce sağmal inek misali sağ taşı sakla,öğlen eve git (şansıma işim evime yakın oldu doğum izni sonrasında) şeklinde devam edebildim.Eren bir kaç gün sonra 9. ayını bitiriyor.Anneannemiz 1 yaşına kadar bakma sözü verdi ve Kuşadasındaki sakin hayatından terfi ! etti.Şimdilerde minik tostos 11 kg.luk cüssesine bakmadan yerlerde sürünen,bakışları gülüşleri dana bir anlam kazanmış,avizemiz nerede diye sorduğumuzda tavana bakan,kuşlara camdan güle güle diye el sallayan,hala ayakta durmak için koca poposunu kaldırmaya çabalayan minik bir adam...

Hiç yorum yok: