3 Kasım 2009 Salı

Gönüllü deli ...

Dün gece ilk defa eve saat 21:30'da gelebildim..İstanbul'un bir ucundan bir ucuna ulaşmaya,yetişmeye debelenmiş,üşümüş,yorgun,aç ve ıslak :)
Eren'nin uyku saati olan 20:00'den sonra kendimi ,son dakika çıkan toplantıya bir türlü veremedim
Kafamda hep;
Ne yemiştir?
Uyumuş mudur ?
Beni aramış mıdır ?
Onu terk ettiğimi düşünmüş müdür ?
diye kuruntular vardı...
Biliyorum babası ,anneannesi yanında,gözüm arkada değil,ama elimde değil,onu ben uyutmalı,uykudan önce öpüp koklamalıyım...

Peki ne olmuş ben yokken?
Bana türlü mızmızlığı yapan küçük insan,babasını görünce yine dünyaları unutmuş,yemek ve biraz oyundan sonra mışıl mışıl uyumuş...
Eve vardığımda,beni aramış ,ağlamış olabileceğini düşünerek telaşla girdim içeriye...ama etraf süt liman ,Annenanne ve baba bilgisayarlarına gömülmüş sakin sessiz bir akşam geçiriyorlar,küçük bey de emziğini cuklata cuklata uyuyor :)

Son dakika çıkan bu toplantıya giderken yolda ağlayan bir çocuk görüyorum,burnumun direği sızlıyor,
Denizin üzerinden martılar geçiyor,ah keşke oğlum da görse,ne sever kuşlara el sallamayı ,diyorum
Toplantının yarısından çoğunda,aksanlı ingilizcesiyle konuyu anlatan adama bakıp oğlumu düşünüyorum...

Yahu bu annelik ,gönüllü delilik

Hiç yorum yok: